Bebeklerde Kanlı ve Mukuslu Kaka

Bebeğin bezinde mukus ve/veya kan görülmesi hepimizde haklı olarak paniğe yol açmaktadır. Bilgi edinmek için sıklıkla başvurduğumuz internet siteleri ya da sosyal medya ise maalesef endişeleri azaltmak yerine artırmakta, kaygıları büyütmektedir. Peki kanlı ya da mukuslu kaka ne anlama gelmektedir?

Proktokolit, anne sütü ile beslenen bir bebekte bazen mukuslu bazen de hem mukuslu hem de kanlı kaka yapma ile kendini belli eden bir hastalıktır. Bu yakınmalar dışında bazen gaz sancısı, meme emmede isteksizlik gibi yakınmalar olabilirse de bebeğin kilo alımında ve boy uzaması gibi büyüme gelişmesinde sorun yoktur. Bebeğin genel durumu yerindedir.

Proktokolitler besin alerjilerine bağlı olarak gelişirse “alerjik proktokolit” veya “Besin proteini ile ilişkili proktokolit” olarak adlandırılır. Alerjik gıdanın tüketilmesi ve/veya alerjik gıdanın anne sütü aracılığı ile alınması durumunda kalın bağırsakta bir iltihap oluşur ve bu durum kendisini bebeğin kakasında mukus ve kırmızı renkli kan görülmesi şeklinde belli eder. Kanama genellikle hafiftir ve bu yüzden bebekte kansızlık gelişmesi beklenmez. Kaka mikroskopik olarak incelendiğinde alyuvarlar yanında mukuslu bölgelerde lökositler görülür.

Sıklığı ve doğal seyri

Yaşamın ilk 6 ayında en sık görülen alerjik hastalıklardan biridir. Kaka da kan görülmesi nedeniyle ebeveynlerde en fazla endişeye neden olan hastalıkların başında gelir. Oysa hastalık diğer besin alerjilerine göre çok daha selim seyreder. Alerjik proktokolitli bebeklerin hemen hemen tümü 1-2 yıl içinde düzelir.

Sorumlu Alerjenler nelerdir?

En sık neden olan alerjik gıda inek sütüdür. Ama daha az oranda  soya, buğday, yumurta, tahıl, kırmızı et, sebze gibi başka besinlerden de ileri gelebilir. Ancak hastaların yaklaşık beşte birinde birden fazla besine karşı alerji vardır.

Tanı nasıl konulur?

Alerjik proktokoliti olan bir bebekte bebeğe besinler ile alerji testi yapılmasının yararı yoktur. Deri testleri, IgE antikorun aracılık ettiği alerjik hastalıklarda kullanılır. Benzer şekilde besin alerjeni ile yapılan yama testinin de yararı yoktur.  Tanı, kabaca “deneme yanılma” üzerine kuruludur. Yalnızca anne sütü ile beslenen bir bebekte sorumlu besinin anne diyetinden çıkarılması gerekir. Eğer bebek anne sütü yanında ek gıdaya başlamışsa veya sadece ek gıda alıyorsa bebeğin sorumlu besinin sadece bebek diyetinden çıkarılması gerekir. Bu son durumda annenin diyet yapmasına gerek yoktur. Diyetin ardından çoğunlukla günler içinde bazen de birkaç hafta içinde yakınmaların ortadan kalkması beklenir. Tanıyı doğrulamak için bu besinin tekrardan diyete eklenerek şikayetlerin tekrar görülmesi gerekir. Özetle eliminasyon-yükleme-eliminasyon üçlüsü hekimler için tanı koydurucu özelliktedir.

Sosyal Yük

Alerjik hastalıklar için de en selim seyirli hastalıklardan biri olmasına karşın hasta ve ailelerinde oluşturduğu sosyal yük beklenenin çok üzerindedir. Bunda çocuğun kanıyor olmasının ve büyük umutlarla çocuk sahibi olan bir ailenin birden hastalık gerçekliği ile yüzleşmesinin rolü olabilir. Kaka da kan varlığının oluşturduğu endişe nedeniyle ebeveynlerin kontrolsüz biçimde birçok besini hem kendi diyetlerinden hem de bebeğin diyetinden çıkarma eğilimleri gözlenebilmektedir. Oysa bir besinin hele de inek sütü, et ve anne sütü gibi temel besinlerin diyetten çıkarılmasının sadece hekim kontrolünde ve izni ile yapılması gerekir. Birçok çalışmada temel besinlerin diyetten çıkarılması durumunda hem bebekte hem de anne de beslenme yetersizliği geliştiği rapor edilmiştir. Bu nedenle özellikle de temel besinlerin diyetten çıkarıldığı ailelerde hekim yanında besin alerjisi hakkında deneyimli bir diyetisyenden de destek alınması gerekir.

Sosyal medyanın giderek yaşamın ayrılmaz bir parçası olduğu günümüzde, ailelerin buradan bilgi ve yardım alma beklentileri anlaşılabilir. Ancak medyadan alınan bilginin doğruluk ve güvenilirliğinin sorgudan geçirilmesi, kaynağın güvenirliğinin araştırılması gerekir. Hastalara destek adı altında annelerdeki endişeleri arttıran, kaygıyı büyüten, korku salan tavsiyelerden uzak durulması ve hekim olmayanların tıbbi yönlendirmeler yapmasına şüphe ile yaklaşılması gerekir.

Doğru tanı ve tedavi için mutlaka alerji ve klinik immünoloji uzmanına danışın!