Besin Alerjisi ve Anafilaksi

Besin alerjisi nedeniyle gelişen anafilaksi geçiren çocuklarımız ve çözüm bekleyen sorunlarımız.

Günümüzde neredeyse her 4 kişiden birinin alerjik sorunlar yaşadığını biliyoruz. En sık görülen astım ve alerjik rinit gibi alerjik hastalıkların yanında şimdilerde besin alerjileri tüm dünyanın sorunu olmaya aday gibi. Şu andaki sıklığı %4-6 civarında. Daha çok hayatın ilk aylarında ortaya çıkan besin alerjisi, ürtiker (kurdeşen) olarak adlandırdığımız vücutta kaşıntı ile seyreden kızarıklık ve kabarıklıklar yanında atopik dermatit olarak adlandırdığımız egzama şeklinde klinik bulgu verebiliyor.

Besinler bazı kişiler için yaşamı tehdit eden anafilaksi gibi şok tablosuna neden olabilir.

Ancak Anafilaksi yani ani gelişen şok tablosu besin alerjilerinin neden olduğu yaşamımızı tehdit edebilen ciddi bir reaksiyondur.  Besin alerjileri anafilaksi (şok) gelişimine neden olan faktörlerin en başında yer almaktadır. Anafilaksi geliştiğinde çok hızlı tedavi edilmesi gerekmektedir. Çoğu zaman sağlık kuruluşuna gidecek zaman olmayabilir. Bu nedenle çok hızlı ve uygun tedavi edilmediğinde ölümle sonuçlanabilir.

Adrenalin oto-enjektör anafilaksinin tedavisinde ilk seçenek ilaçtır ve hayat kurtarır.

Toplumsal farkındalık önemli!

Besin alerjilerine bağlı anafilaksi gelişen hastalarda bu önlemlerin alınması yeterli mi? Hayatın ilk yıllarında yani bebeklik döneminde bu şartlar belki de sağlanabilir. Ancak çalışan ebeveynleri düşünün. Aynı hassasiyetin büyük anneler ya da babalar, bakıcılar ve gidiyorsa kreş tarafından da gösterilmesi gerekmektedir. Bu durum anne ve babalarda endişeye neden olabilmektedir. Çünkü çocuğun bakıcılarının dikkatsizliği ya da önerilerin ciddiye alınmaması ile anafilaksi gelişebiliyor.

Okul döneminde sorunlar daha da artıyor. Kreş ve okullarımızda düzenleme yapılması gerekiyor.

Okul çağında ise problemler daha başka boyuta taşınıyor. Besin alerjisi olan çocukların okullarında da bazı düzenlemelerin yapılması gerekiyor. Yemek veriliyorsa çocuğun alerjileri dikkate alınmalı, arkadaşları arasında yiyecek alışverişi yapılmamalı, özel günlerde çocuğun durumu göz önünde bulundurularak onu ayrıştırmadan düzenlemeler yapılmalı ve aktivitelere katılımı sağlanmalıdır. Tabi yine de istenmeden de olsa anafilaksi geliştiğinde ilk tedavisi okulda yapılmalıdır. Bu nedenle sağlık personeli ya da eğitimcilere görev düşüyor.

Tüm bu önlemler ve olası riskler hem çocukta hem de ailede istemeden de olsa endişelere neden olmakta, onların sosyal yaşamını olumsuz etkilemektedir. Sonuç olarak hayat kalitesi düşmektedir. Gelişmiş ülkelerde bu sorun daha büyük boyutta olduğu için halk sağlığı sorunu olarak kabul edilmekte ve kapsamlı düzenlemeler yapılmaya çalışılmaktadır.

Ülkemizde Besin Alerjisine bağlı Anafilaksi gelişen çocuklar ve ailelerin yaşadığı sorunlar nelerdir?

Besin alerjisi ve anafilaksi ailelerin yaşam kalitelerini olumsuz etkiliyor.

Besin alerjilerine bağlı anafilaksi geçiren çocukları olan ailelerin yarısının yaşamları olumsuz yönde etkileniyor. Ebeveynlerin %40’ının kariyer planları, yarısından fazlasının da  sosyal yaşamları etkilenmektedir.

Besin alerjisine bağlı anafilaksi geçiren çocuk sahibi olan anne ve babaların çoğu sorunları nedeniyle birbirlerine yardımcı olurken, bazı ebeveynler özellikle babalar (%22) yardımlaşma konusunda isteksiz davranmaktadırlar. Ekonomik açıdan da besin alerjisi aile bütçesine yük getirmektedir.

Dışarıya yemeğe çıkmak isteyen ailelerde güven sorunu var.

Ev dışı aktiviteleri de önemli bir sorun. Dışarıya restorana gitmek, çocuklarının arkadaşları ile pikniğe gitmesi gibi aktiviteler konusunda aileler çok endişeli. Ülkemizde, ailelerin yarısı dışarı aktivitelerine (yemek, eğlence vs) çıkmak istemiyor. Tabi ki çoğu aile yani 2/3 si çocuklarını tek başına dışarıya aktivite ya da yemek için göndermiyor. Mutlaka yanlarında bulunmak istiyorlar. Çünkü dışarıda çocuklarının güvende olmayacağını düşünüyorlar. Restoranlarda mutfaktan başlayıp servis sağlayıcılarına kadar besin alerjisi konusunda personelin bilgi sahibi olması gerekmektedir. Ancak ailelerin ¾’ü bu konuda sektöre güvenmemektedirler. Zorunlu olarak gittiklerinde de ailelerin tamamına yakını personeli uyarmak zorunda kaldıklarını, fakat ne yazık ki 1/3 ünün bu konuda gereken hassasiyeti de göstermediklerini belirtiyorlar.

Besin alerjisi ailelerde duygusal sorunlara neden oluyor.

Besin alerjisi olan çocuğa sahip ailelerde duygusal sorunlar da yaşanıyor. Ailelerin %80’i endişeli. Bazı aileler de bu konuda tükenmişlikle karşı karşıya. Besin alerjisinin çocuklarının geleceğini etkileyeceğini düşünenlerin oranı ise %25.

Kreş ve Okullarımız Hazır mı?

Okul yaşamı ise önemli sorunların başında geliyor. Eğitim her çocuğun hakkı. Bu konuda okullarımız hazır mı? Elbette ki çok eksiklikler bulunuyor. Dolayısıyla ailelerin %80’i besin alerjisi konusunda okullarda alınan önlemler açısından içleri rahat değil. Endişeliler. Okulda anafilaksi geçirdiğinde çocuğuna tedavi yapılamayacağını düşünen ailelerin oranı %32. Ailelerin yarısına yakının çocuklarının okulda yapılan aktivitelere katılamadıklarını ve dolayısıyla çocukların okulda kendilerini kısıtlanmış hissettiklerini belirtmektedirler.

Okullarımız Besin Alerjisi çocukları olan ailelere yeterli güven vermiyor.

Ailelerin okulda iken çocukları ile ilgili de endişeleri bulunmakta. Maalesef çoğu anafilaksi geçiren çocuk adrenalin oto-enjektörünü yanında taşımaya özen göstermiyor. Bu konunun çözümü için eğitimli personel istihdamı ve acil dolabında adrenalin oto-enjektör bulundurulması çok önemli bir düzenleme olacaktır. Ancak dikkat çeken bir uygulama ise çok can sıkıcı gözüküyor. Daha okula kayıt sırasında çocuğun hastalığının kaydedilmesi yani sorgulanması ihmal ediliyor. Bu oran %43 civarında. Daha da vahimi ise anafilaksi geçiren çocukların kayıt sırasında isteksiz davranılması. Bu sorunla karşılaşan ailelerin oranı ise %13 civarında. Okullar sorun yaşayabilecekleri çocukların sorumluluğundan kaçınmak istemektedirler.

Anafilaksi geçiren çocukların okula kayıtlarında isteksizlik yaşanabiliyor.

Arkadaş desteği önemli ama…Bilgi sahibi olmak gerekiyor.

Besin alerjisi olan çocukların arkadaşlık ilişkileri de son derece önemlidir. Bu çocukların hem etiketlenmemeleri yani ötekileştirilmeden normal muamele görmeleri sağlanırken, hem de olası reaksiyonlar geliştiğinde onlardan yardım etmeleri beklenmektedir. Ancak bu konuda da kısmen sorunlarımız bulunuyor. Yaklaşık aileleri yarısına yakını çocuklarının arkadaşlık ilişkilerinin etkilendiğini belirtiyor. Bu çocukların arkadaşları besin alerjisi konusunda yardımcı olabileceklerini belirtirken, eğer anafilaksi gelişirse yardımcı olamayacağını belirtenlerin oranı %70 civarındadır. Arkadaşlık ilişkilerinden kaynaklanan sorunlar daha çok bilgi eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Çocuğun arkadaşları iyi şekilde eğitim verildiğinde anafilaksi dahil her konuda yardımcı olabileceklerine inanıyoruz. Çok az orandaki çocuklar bu konuda isteksiz davranmaktadır.

Sonuç olarak besin alerjisi olan çocuk sahibi aileler bir çok sorunla baş etmek zorunda kalmaktadırlar. Ailelerin bu mücadelesinde onların yanında olunmalıdır. Bu konuda toplum olarak herkesin üzerine de görevler düşmektedir. Eğitim sürecinde, gıda sektöründe ve sağlık sisteminde güvenli ortamlar sağlanmalıdır.

Besin anafilaksisi olan çocukların ailelerinin yaşadığı sorunlar ve günlük yaşamları üzerlerine etkileri. P-059  XXI Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Kongresi, 2014. Bodrum, Türkiye.