Bulaşık Makinası Deterjanlarının Bağışıklık Sistemimize Zararlı Etkileri

Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Üyesi Dr. Özge Atay Anlatıyor

Bulaşıkları temizlemek için kullandığımız bulaşık makineleri; evlerde, yemekhanelerde, kafe ve restoranlarda sanayi ve ev tipi olmak üzere 2000’li yıllardan beri sıkça kullanılmakta ve hayatımızı kolaylaştırmaktadır. Ancak bulaşık makinasında kullanılan deterjan ve parlatıcıların sağlığımıza zararları son dönemde sıkça gündeme gelmektedir. Barsakların bağışıklık sistemimizdeki öneminin açıklanması, birçok müzmin hastalığın barsaklardaki küçük çatlakların arasından giren kimyasal maddelerle ilişkili olması bulaşık makinası deterjanlarının etkilerinin araştırılmasına yol açtı.  

Toplu gıda tüketim alanlarında sıkça kullanılan profesyonel bulaşık yıkamalarında; 65°C’ye kadar ısıtılan 3 ila 4 litre su ile maksimum 60 saniyelik bir yıkama döngüsünü,  60 ila 150 sn süren ilave 3 ila 4 litre su ve parlatıcı takviyesi ile durulama/kurutma döngüsü izlemektedir. Parlatıcı kalıntılarını gidermek için ek yıkama rutin yapılmamaktadır. Durulama döngüsünden sonra bulaşık makinesi deterjanı için 1:250 ila 1:667 ve parlatıcı için 1:2.000 ila 1:10.000 seyrelti arasında kalıntı kalabilmektedir. Ev tipi bulaşık makinelerinde ise bu oran genellikle 1:80 000 seyreltmedir. Prof. Dr. Cezmi Akdiş ve arkadaşları İsviçre’de yaptıkları araştırmada bulaşık makinası deterjanlarında bulunan kimyasal maddelerin bağışıklık sistemimize olan etkileri araştırılmış ve parlatıcılarda alkol etoksilatların eğer yeteri kadar durulanmadan barsaklara ulaşırsa bağışıklık sisteminde önemli sorunlara yol açacağı gösterilmiştir.

Sanayi tipi bulaşık makinesi deterjanları yaygın olarak sodyum/potasyum metasilikat, potasyum hidroksit (%3 – %10, ağırlık/hacim), potasyum karbonit, sodyum-hipoklorit bileşenlerini içerir. Parlatıcı bileşenleri ise alkol etoksilatlar, sitrik asit ve sodyum kümensülfonattır. Ev tipi bulaşık deterjanları içinde ise çeşitli anyonik ve noniyonik yüzey aktif maddeler,  methylisothiazolinone, phenoxyethanol, geraniol gibi kimyasallar, parfümler ve meyve özütleri bulunmaktadır. Anyonik yüzey aktif maddelerinin kir çıkarıcı özellikleri nedeniyle kullanılmaktadır. Bunlar arasında sabunlar, alkil benzen sülfonatlar, ikincil alkin benzen sülfonatlar, alfa sulfo yağ asidi metil esterleri, yağ alkolü sülfatları veya alkil sülfatlar, alkil eter sülfatlar, yağ esterleri bulunmaktadır. Noniyonik yüzey aktifler, güçlü kir çıkarma özelliğine sahiptir. Yağ bazlı kirleri en iyi şekilde çıkarması önemli özellikleridir. En sık kullanılan noniyonik sürfaktanlar; yağ alkollerinin eterleri, polioksietilen veya glikosittir. Methylisothiazolinone, paraben benzeri zararlı etkileri olan bu sentetik koruyucular mikrobiyal oluşumu önlemek ve ürünün raf ömrünü uzatmak için kullanılırlar, toksik oldukları bilinmesine rağmen oldukça yaygın kullanılmaktadırlar. Bu maddelerin deri, solunum, sindirim sistemi üzerine birçok olumsuz etkisi bulunmaktadır. Özellikle, anyonik sürfaktanların insan derisi ve bronşiyal epitel hücreleri üzerindeki epitel bariyer bütünlüğüne eser miktarlarda bile zarar verdiği bildirilmiştir.

Birçok bilimsel çalışmada, deterjanların zararlı etkileri değerlendirilmiştir. Deterjan ve parlatıcı kalıntılarının kuruduktan sonra tamamen çıkarılmaması durumunda bulaşıkların yüzeyinde kalabileceği ve bunların insanlarda inflamatuvar barsak hastalıklarına, metabolik sendroma, obeziteye, alerjik hastalıklara ve hatta kanser gelişimine yol açabileceği, ayrıca ekosisteme zarar verebileceği vurgulanmaktadır. Deterjan veya parlatıcı kalıntılarının özellikle koruyucu bariyer görevinde olan, virüs ve bakterilerin vücut yapısına girmesini önleyen epitel hücrelerinde hasar oluşturarak farklı sistem hastalıklarına neden olduğu raporlanmıştır.

Parlatıcı ve deterjanların içeriğinde bulunan kimyasallar ve bunlara ait derişimlerin insan sağlığına uygun şekilde düzenlenmesi ve yetkili kurumlar tarafından denetlenmesi önemlidir. Özellikle bireysel kullanımlarda, ek durulamalarla olası deterjan ve parlatıcı kalıntılarının minumuma indirilmesi ve doğal ürünlerin tercih edilmesi faydalı olacaktır.