ARALIKLI AÇLIK VE ORUCUN BAĞIŞIKLIK SİSTEMİMİZE ETKİSİ

Türkiye Ulusal Alerji ve Klini İmmünoloji Derneği, İmmünoloji Çalışma Grubu Başkanı Prof.Dr.Sara Şebnem Kılıç Gültekin, orucun bağışıklık sistemimize etkilerini anlatıyor.

Aralıklı oruç (6-8 saat beslenme süresi,16-18 saat açlık) şeklinde beslenme süresini gün içinde 6 ya da 8 saat ile sınırlandırmak  ve enerji kaynağı olarak  glukoz yerine keton cisimciklerinin kullanılmasını sağlama metodudur. Oniki saatlik açlık sonrası keton cisimcikleri yavaşca artmaya başlayarak 24. saatte oldukça yüksek düzeye çıkar ve vücutta onarım süreci devreye girer. Glukoz regülasyonu, strese karşı direnç ve inflamasyonun baskılanması gerçekleşerek vücudun direnci artar. Açlık esnasında metabolik hasarlı moleküller tamir edilir ya da ortadan kaldırılır.  İmmün sistem bu elverişli ortamda vakit onarım zamanı diyerek beslenme sonrası oluşan serbest radikallerin zararını gidermeye başlar. Üç öğün yemek ve arada atıştırmalıklar şeklinde beslenmede bu onarım süreci gerçekleşemez. Kanda yüksek şekerin varlığı doğal bağışıklık hücrelerinin hareketini yavaşlatır.

Aralıklı açlığın kan şekerinin düzenlenmesi, tansiyonun kontrolünde, karın bölgesindeki yağlanmanın azalmasında olumlu etkileri vardır. Hayvan deneylerinde gün aşırı beslenen farelerin kan basıncının, kalp hızının, kolesterol,  trigliserid, kan şekeri ve insülin düzeylerinin düştüğü insülin direncinin düzeldiği gözlenmiştir. Bu mekanizmalar ile ateroskerozun da önüne geçilebileceği öngörülmüştür.

Yemek yemeğe 14-16 saat ara verildiğinde  antioksidan savunma mekanizmaları devreye girer. DNA onarımı başlar ve otofaji gerçekleşir. Beyin fonksiyonlarında düzelme, öğrenme ve hafıza kapasitesinde artış meydana gelir. Uzun açlık sonrası yağ hücrelerinin parçalanması sonucu ortaya çıkan keton cisimcikleri beyin ve gövdemizin yaşlanmasını geciktirir  ve metabolizmanın aktif işleyişinde önemli rol oynar.

Aralıklı oruç nöronal stresi azaltmakta, hücre enerji ocaklarımız olan mitokondrilerin fonksiyonlarını artırmakta, otofajiyi uyarmakta ve antioksidan savunmayı devreye sokarak Alzheimer ve Parkinson hastalarının bulgularında kısmi iyileşmeye neden olmaktadır.

Ayrıca obesite, romatolojik hastalıklar ve kanser riski azalır. Kemoterapi alan hastalarda bu şekilde beslenmenin tedaviye daha iyi cevap verdiği gösterilmiştir.

Özetle ramazanın getirdiği aralıklı beslenme ritüeli yemenin serbest olduğu saatlerde yeterli sıvı alımı ile vücuda gençlik ve sağlık kazandıracak, bu arada bağışıklık sistemimiz vücudumuzun yıllık bakımını gerçekleştirecektir.

Prof Dr S. Şebnem KILIÇ-Gültekin

Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi

Çocuk İmmunoloji-Romatoloji Öğretim Üyesi